Uzm. Psk.Dan. Eylül Esra Aksoy
Köşe Yazarı
Uzm. Psk.Dan. Eylül Esra Aksoy
 

Kadınların Görünmeyen Yükü

Toplum, kadını belli kalıplara sığdırmaya çalışıyor. Çocukluktan itibaren “iyi kız” olmanın ne demek olduğu öğretiliyor: kibar olmak, itaat etmek, fedakârlık yapmak, beklentilere boyun eğmek… Birçok kadın, içsel dürtüleri, istekleri ya da sınırları olsa bile, “iyi bir kız” olmaya çalışırken kendini sürekli başkalarına göre tanımlamaya başlıyor. Peki, bu “iyi kız” olma zorunluluğu kadınların ruh sağlığını nasıl etkiliyor? İyi kız sendromu, kadınların kişisel sınırlarını zayıflatıyor. İyi kız, “hayır” demekte zorlanır, çünkü başkalarını hayal kırıklığına uğratmaktan korkar. Çoğu zaman başkalarının mutluluğunu kendi mutluluğunun önüne koyar ve sonuç olarak da kendi ihtiyaçlarını ihmal eder. Bu davranışlar, kadınlarda zamanla kendine yabancılaşma, stres, anksiyete ve hatta depresyona yol açabilir. Bu sendrom, iş ve sosyal hayatı da doğrudan etkiliyor. İş hayatında, bu sendroma sahip kadınlar genellikle kendilerinden beklenen her görevi üstlenir, fazla iş yüklenir ve özsaygılarının, başarılarının bir işaret olarak değil, onaylanmak için çalışırlar. Sosyal hayatta ise, çoğu zaman kimseye kırgınlık göstermeyen, sessiz, uyumlu bir yapıya bürünerek gerçek duygularını saklarlar. Ancak bu, bir bireyin kendini ifade etmesi ve sağlıklı sınırlar koyması için gerekli olan temel bir özgüven duygusunun eksikliğine yol açar. Bu noktada, toplumun kadınlara biçtiği rollerin yeniden sorgulanması önem taşıyor. İyi kız sendromunu aşmak, bireylerin “iyi” olma zorunluluğundan sıyrılarak kendi sınırlarını çizebilmesi ve hayır demeyi öğrenebilmesi anlamına geliyor.  Bu değişim, bireylerin daha özgür, sağlıklı ve mutlu bir hayat sürmelerine katkı sağlayacaktır.
Ekleme Tarihi: 11 Kasım 2024 - Pazartesi
Uzm. Psk.Dan. Eylül Esra Aksoy

Kadınların Görünmeyen Yükü

Toplum, kadını belli kalıplara sığdırmaya çalışıyor.


Çocukluktan itibaren “iyi kız” olmanın ne demek olduğu öğretiliyor: kibar olmak, itaat etmek, fedakârlık yapmak, beklentilere boyun eğmek…

Birçok kadın, içsel dürtüleri, istekleri ya da sınırları olsa bile, “iyi bir kız” olmaya çalışırken kendini sürekli başkalarına göre tanımlamaya başlıyor.

Peki, bu “iyi kız” olma zorunluluğu kadınların ruh sağlığını nasıl etkiliyor? İyi kız sendromu, kadınların kişisel sınırlarını zayıflatıyor.

İyi kız, “hayır” demekte zorlanır, çünkü başkalarını hayal kırıklığına uğratmaktan korkar.

Çoğu zaman başkalarının mutluluğunu kendi mutluluğunun önüne koyar ve sonuç olarak da kendi ihtiyaçlarını ihmal eder.

Bu davranışlar, kadınlarda zamanla kendine yabancılaşma, stres, anksiyete ve hatta depresyona yol açabilir. Bu sendrom, iş ve sosyal hayatı da doğrudan etkiliyor.

İş hayatında, bu sendroma sahip kadınlar genellikle kendilerinden beklenen her görevi üstlenir, fazla iş yüklenir ve özsaygılarının, başarılarının bir işaret olarak değil, onaylanmak için çalışırlar.

Sosyal hayatta ise, çoğu zaman kimseye kırgınlık göstermeyen, sessiz, uyumlu bir yapıya bürünerek gerçek duygularını saklarlar.

Ancak bu, bir bireyin kendini ifade etmesi ve sağlıklı sınırlar koyması için gerekli olan temel bir özgüven duygusunun eksikliğine yol açar.

Bu noktada, toplumun kadınlara biçtiği rollerin yeniden sorgulanması önem taşıyor.

İyi kız sendromunu aşmak, bireylerin “iyi” olma zorunluluğundan sıyrılarak kendi sınırlarını çizebilmesi ve hayır demeyi öğrenebilmesi anlamına geliyor. 

Bu değişim, bireylerin daha özgür, sağlıklı ve mutlu bir hayat sürmelerine katkı sağlayacaktır.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sondakikagazetem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.