Kıskançlık duygusu 2-3 yaşlarından itibaren ortaya çıkmaya başlar.
Kıskançlık doğuştan gelen bir davranış değildir.
Zamanla ve yaşadıklarımızdan dolayı gelişen bir duygudur.
İnsanlar çocukluktan itibaren paylaşmayı ve arkadaş olmayı öğrenirler.
Arkadaşının başka biriyle arkadaş olduğuna tanık olan çocukta zamanla kıskançlık ve kaybetme korkusu gelişir.
Kıskançlığın türleri ve düzeyleri farklılık göstermektedir.
Daha çok sevilme korkusuyla yeni doğmuş bir bebeği kıskanan abla/erkek kardeş, ebeveynlerin birbirlerine olan sevgisini kıskanan bir çocuk vb.
Muhtemelen her birimiz bu acı verici kıskançlık duygusunu hayatımızda en az bir kez deneyimledik.
Kıskançlık farklıdır ve farklı alanlarda ortaya çıkar: aşkta, arkadaşlıkta, çocuk-ebeveyn ilişkilerinde.
Kıskançlık çoğunlukla aile ilişkilerinde görülür.
Ve bu duygu yavaş yavaş etki eden bir zehir gibi zamanla aileyi tamamen kontrol altına alabilir.
Aile ilişkileri psikolojisine göre kıskançlık, kadın ve erkek arasındaki ilişkide ortaya çıkan şüphe duygusudur.
Kıskançlığın belirli nedenleri vardır:
1. Sevilene sahip çıkma duygusu.
Böyle durumlarda tabii ki karşı taraf çok zarar görüyor.
Bu tip daha inatçı ve üstün olma eğilimindedir.
Bir insana ne saygı duyabilirler ne de affedebilirler.
2. Özgüven eksikliğinden kaynaklanan kıskançlık.
Bu tür kıskançlık güvensiz ve kaygılı kişilerde görülür.
Başkalarına kıyasla ikinci sınıf olma korkusu taşırlar.
Bu tür kıskançlık kıskanç olan kişiye zarar verir.
3. Kıskanç kişinin kendine ihanet etmesi.
Bu durumda karşı taraf mağdur oluyor. Kıskançlığın her zaman gerçek ya da hayali bir temeli vardır.
Gerçek derken eşinin farklı, şüpheli davranışları.
Aslında kıskançlığın kaynağı korku ve güvensizliktir.
Kıskançlık kişinin cinsiyetine, karakterine ve kişisel inançlarına göre değişir.
Kıskançlık üzücü bir duygudur ancak olumlu bir yanı da vardır.
Kıskançlık söz konusu olduğunda sağlıklı bir kıskançlıktır çünkü sevgiyi güçlendirir.
Ancak kıskançlık sağlıksız olduğunda doğal olarak olumsuz duygulara neden olur.
Öncelikle sevdiğiniz kişiye karşı bir güvensizlik ve güvensizlik vardır.
Sonra, ne açığa çıktığında, ne de içeride bastırıldığında olumlu sonuç getirmeyen öfke, sinirlilik var.
Korkular ortaya çıkıyor: terk edilme korkusu, yalnız kalma korkusu.”
Herkes öğrendiğinde benim hakkımda ne konuşacaklar?'
Kıskançlığın psikosomatik hastalıklarla ilgili yönleri vardır.
Duygusal stres kadınlarda hormonal sistemi doğrudan etkiler.
Erkeklerde kronik yorgunluk sendromuna neden olur.