Her çocuk, ebeveynlerinin farklı bir yönünü açığa çıkarır.
Dr. Gabor Maté’nin sıkça dile getirdiği ve çok kilit bir ifade vardır: “İki çocuk asla aynı ebeveynlere sahip değildir.”
Bu söz, kardeşlerin neden aynı aile ortamında büyümelerine rağmen farklı kişiliklere, farklı bağlanma stillerine ve farklı hayat perspektiflerine sahip olduklarını anlamaya yönelik geniş bir bakış açısı sunar.
İlk bakışta garip gelebilir; sonuçta aynı anne ve babadan doğmuş, aynı evde büyümüş iki kardeş nasıl bu kadar farklı olabilir?
Ancak işin özünde, çocukların aynı ebeveynlere değil, ebeveynlerin farklı versiyonlarına sahip olduğunu fark ediyoruz.
Aynı Ebeveynler, Farklı Deneyimler
Dr. Maté, aile içindeki dinamiklerin zamanla değiştiğini ve her çocuğun bu değişen dinamikler içinde kendine farklı bir yer bulduğunu vurgular.
Örneğin:
İlk çocuk, ebeveynlerin ebeveynlikteki ilk deneyimleriyle büyür ve gelişir. Bu, genellikle daha fazla beklenti, daha fazla kontrol ve daha az esneklik anlamına gelir.
İkinci çocuk geldiğinde, ebeveynler genellikle daha deneyimlidir ama aynı zamanda daha meşgul veya yorgun olabilirler.
Bu da ikinci çocuğa daha az dikkat verilmesine yol açabilir.
• Ebeveynlerin duygusal ve finansal durumu da her çocuğun deneyimini şekillendirir.
Bir çocuk, ebeveynlerin daha stresli, finansal veya duygusal zorluklarla boğuştuğu bir dönemde doğarken, diğeri daha huzurlu bir dönemde dünyaya gelmiş olabilir.
Bu, iki çocuğun aynı anne ve babaya sahip olmasına rağmen tamamen farklı ebeveynlik deneyimleri yaşadığı anlamına gelir.
Kardeşler Arası Farklılıklar
Dr. Maté’nin görüşlerine göre, bir çocuğun ailedeki rolü ve algısı da önemlidir.
Ailedeki her çocuk, hem ebeveynler hem de kardeşler tarafından farklı bir şekilde görülür:
Büyük Çocuklar: Sıklıkla daha sorumlu, liderlik rolünde, hatta "mini ebeveyn" konumunda görülürler.
Küçük Çocuklar: Daha bağımsız büyüyebilir, ancak bazen "daha az ciddiye alınma" riskiyle karşı karşıya kalabilirler.
Ortanca Çocuklar: Kendi kimliklerini bulma sürecinde aile içindeki boşlukları doldurmak için daha esnek veya uyumlu olabilirler.
Bu roller, çocuğun kişiliğini ve hayata yaklaşımını derinden etkiler.
Aynı zamanda, kardeşler arasındaki farklılıkların yalnızca biyolojik veya genetik değil, sosyal ve duygusal bağlamda da şekillendiğini gösterir.
Kardeşlerin Farklılığını Kabul Etmek
Bu perspektif, ebeveynler için önemli bir farkındalık yaratır.
Çocukların bireyselliğini anlamak ve her çocuğa kendi benzersiz ihtiyaçlarına göre yaklaşmak, sağlıklı aile dinamikleri kurmanın temelidir.
Dr. Maté’nin ifadesi, ebeveynlerin çocuklarının farklılıklarını anlamalarına ve her birine özgü deneyimler sunduklarını kabul etmelerine yardımcı olabilir.
Kardeşler arasındaki farklılıklar bir "sorun" değil, hayatın doğal bir sonucudur.
Önemli olan, her bir çocuğun kendini değerli ve anlaşılmış hissetmesini sağlamaktır.
Çünkü her çocuk farklı bir hikaye yazar, farklı bir dünyaya ihtiyaç duyar ve farklı bir şekilde büyür.
Dr. Maté’nin sözünü hatırlayarak bitirelim: “İki çocuk asla aynı ebeveynlere sahip değildir.”
Belki de bu farkındalıkla, ebeveynlikte daha şefkatli ve esnek olabiliriz.