"Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Kadına Şiddet Döngüsü"
Bir psikolog olarak, şiddetin derinlerinde yatan toplumsal cinsiyet kalıplarının nasıl derin travmalara yol açtığını her gün gözlemliyorum.
Kadına yönelik şiddetin yalnızca bireysel bir travma değil; toplumun tamamını etkileyen ciddi bir psikolojik sorun olduğunu düşünüyorum ve bu durum sosyolojik olarak toplumsal çürümenin ne denli büyümeye başladığını gösteriyor.
Şiddet sadece fiziksel değil; duygusal, cinsel ve ekonomik olarak birçok şekilde kendini gösteriyor ve çoğu zaman şiddet mağduru olan kadınların hayatlarında derin yaralar açıyor.
Kadına yönelik şiddeti azaltmanın, bireyleri iyileştirmenin ve geleceğe güzel bakmanın yolu, bu kalıpları sorgulamak ve değiştirmekten geçiyor.
Hepimizin birer insan olduğunu, hiçbir duygunun, özelliğimizin bizi güçlü ya da zayıf yapmadığını, kadın ve erkek kimliğinin belirleyici unsurları olmadığını fark etmek ve bilinçlenmek çok önemli.
Eğitimle, farkındalıkla ve toplumsal dayanışmayla şiddeti normalleştiren algıyı kırabiliriz ve dönüştürebiliriz.
Bu Şiddetin Döngülerini Kırmak ve Değiştirmek için Neler Yapabiliriz?
Bilinçli Ebeveyn Olmak: Cinsiyet eşitliği bilinci oluşturma, temelde ailede başlar.
Aileler, çocuklarına cinsiyet eşitliğini anlatmak için istekli olmalıdırlar. Erkeği, erkek olduğu için, kadını, kadın olduğu için gibi temelden yanlış algı oluşturup, kökleşmiş cinsiyet rollerini aktarmamalılar.
Özellikle aile bireyleri çocuklarına rol model olarak, sağlıklı iletişimin nasıl olduğunu kendi ilişkilerinde göstererek, çocuklarınında bu değerlere sahip bireyler olarak yetiştirebilirler.
Unutmayın sağlıklı ebeveyn demek, sağlıklı çocuklar ve şimdilerin sağlıklı yetişkinleri olacaktır.
Erkekleri Eğitmek ve Bilinçlendirmek: Şiddetin önlenmesinde erkeklerinde bilinçlendirilmesi ve kökleşmiş olan yanlış inançların değiştirilmesinde büyük önem taşıyor.
Erkeklere yönelik düzenlenecek eğitim programları, seminerlerle onlara cinsiyet eşitliği, sağlıklı iletişimi öğretmeye yönelik ve duygusal farkındalık konularında bilinçlendirmeye yönelik bu anlayışla farkındalık arttırılabilir.
Toplumda var olan erkeklere yönelik kalıplaşmış bu sert, kaba ve kabul edilemez, şiddet yönelimi yerine saygıyı ve anlayışı, baskıcı tavırlar yerine empatiyi seçmelerini öğretmek, cinsiyet rollerine dair yerleşmiş yanlış inançları kırmak açısından önemlidir.
Eğitimle Beraber ve Farkındalığı Artırma: Çocuklar ilkokul düzeyine geldiklerinde, okul müfredatlarında kadına yönelik şiddet, toplumsal cinsiyet eşitliği konularının yer alması, çocukların daha küçük yaşta sağlıklı bir bakış açısı kazanmasını sağlayabilir.
Böylelikle yıllardır kalıplaşmış olan bu yanlış algılar temelden daha sağlıklı ve düzenli hale getirilebilir.
Hukuki Düzenlemelerin İşlenmesi ve Politikaların İzlenmesi: Kadına yönelik şiddet mücadelesinde toplumsal bir dönüşüm sağlamakta en büyük etkilerinden biri ‘’yasal düzenlemelerdir.’’
Şiddet faillerine karşı etkili yaptırımlar uygulanması ve sürdürülebilir olması, toplumda "şiddetin sonuçsuz ve cezasız kalmayacağı" algısını güçlendirir ve cesareti kırar.
Şiddete karşı cezai yaptırımlar bu dönüşüm için en büyük gerekliliktir.
Gerçek bir dönüşüm yaratmak istiyorsak, sadece bu politikaları oluşturmakla kalmamalı, aynı zamanda bunların uygulanmasını sağlamalıyız.
Şiddetin perde arkasında, psikolojik rahatsızlıkların tek başına başlı sebepler olmadığını, kendimizin, toplumumuzun bu dönüşüm için nedenler değil, çözümler üretmeye istekli olunmasına ihtiyacı var.
Karanlıktan aydınlıklara yükseldiğimiz o güzel günlere, şimdi ihtiyacımız var.