Akran zorbalığı, okullarda ve sosyal çevrede varlığını sürdüren ve öğrencilerin hayatında derin yaralar açan ciddi bir problem.
Her gün yüzlerce, binlerce çocuk ve ergen, arkadaşlarından gördüğü zorbalığın yarattığı duygusal, fiziksel ve sosyal baskıyla baş etmeye çalışıyor.
Kimi zaman ‘’sessiz çığlık’’ etkisi yaratıyor.
Akran zorbalığı, sadece fiziksel saldırıları değil, ayrıca alay etme, dışlama, sosyal medya üzerinden yapılan siber zorbalık gibi birçok farklı şekli de içinde barındırıyor.
Bu tür davranışlar, zorbalık yaptığı kişilerin özgüvenini sarsıyor, akademik başarılarını etkiliyor ve gelecekte sosyal ilişkiler kurmalarını olumsuz yönde etkiliyor.
Akran zorbalığının psikolojik nedenleri oldukça karmaşık ve çok yönlüdür.
Zorbalığa başvurulduğunda, genellikle bu davranışların arkasında kendi yaşadıkları duygusal veya psikolojik sorunlar yatar.
Bunlar;
Kontrol ve Güç İhtiyacı: Zorbalık yapan kişiler, kendilerini güçlü ve üstün hissetmek için başkaları üzerinden güç sahibi olma isteği, onları aşağılayarak veya zarar vererek kontrol sağlamayla kendilerini gösterir.
Bu durumun temelinde kişide özgüven eksikliği, kendini bazı yönlerde eksik ve yetersiz hissetmelerinden kaynaklıdır.
Düşük Empati Düzeyi: Empati yeteneği yeteri kadar gelişmemiş ve kendini yetersiz hisseden bireyler, başkalarının duygularını, hassasiyetini anlamakta güçlük çeker.
Empatinin eksik olması ciddi bir sorundur. Bireyin, başkalarına sözlü ya da fiziksel zarar verdiğinde, bu durumdan pişmanlık duymama ve suçluluk hissetmemesine yol açar.
Travmatik Deneyimler: Zorbalık yapan çocuklar ve gençler kendi yaşantılarında da benzer zorbalığa maruz kalmış olabilir, ihmal edilmiş olabilirler.
Kendi deneyimledikleri bu travmaların yol açtığı etkiyle, başkalarına zarar vererek bir baş etme mekanizması oluşturuyor olabilirler.
Öz Saygı Eksikliği: Zorbalık yapan bireyler, kendilerini daha iyi hissetmek ve kendi eksikliklerini gizlemek için başkalarını aşağılamayı ve alay etmeyi tercih ederler.
Başkalarına karşı olan bu yıkıcı tavır, kişinin kendini daha güçlü ve önemli hissetmesine neden olur.
Aile Dinamikleri: Ebeveynlerin çocuklarına karşı olan tutumları, bu tarz davranışların şekillenmesinde büyük rol oynar.
Ebeveynlerin çocuklarına karşı ilgisiz, saldırgan tavırlar gösterdiği ailede büyüyen çocuklar zorbalığa karşı daha yatkın olurlar.
Çocuklar evde gördükleri davranışları okulda ve sosyal çevresinde tekrar ederler.
Ayrıca ebeveynlerin çocuklarına yetersiz sevgi aktarması, çocukların ilgi çekmek için zorbalığa başvurmasına neden olur.
Sosyal Kabul Görme: Zorbalık, çocuklar ve ergenlerin, daha fazla kabul görme ve popüler gruplara dahil olabilmek amacıyla yapılıyor olabilir.
Arkadaşlarının, yani sosyal çevrenin zorbalığa teşvik ederek ödüllendirdiği, bu tarz davranışların ‘’sosyal statü’’ kazanma aracı olarak görülüyor. Özellikle ‘’sosyal aidiyet’’ ergenlerde daha ihtiyaç haline geliyor.
Duygusal Düzenlenme Problemi ve Dürtüsellik: Dürtüsellik, yal kırıklığı ve öfke anında duyguları kontrol etmekte zorluk yaşayan çocuklar ve ergenler, bu hislerini başkalarına zarar vererek dışa vurabilir.
Duygusal düzenlemin zayıf olduğu bireylerde, anlık saldırgan davranışlar gösterebilir.
Sosyal Medya Etkileri: Şiddet içeren medya içerikleri, çocukların ve ergenlerin şiddeti normalleştirmesine yol açabilir.
Sosyal medyada gördükleri şiddet ve saldırganlık, zorbalığın hayatın doğasında olması gerektiği inancını geliştirebilir.
Çocukların hayatında bu tür yıkıcı yansımaların önüne geçmek için, onlara saygıyı, empatiyi ve sağlıklı iletişimi öğretmek zorundayız.
Unutmayalım ki, her çocuk sevgi ve ilgiyle büyümeyi hak eder.