Önceliklerinizi hiç düşündünüz mü?
Hayatınızda öncelik olarak ilk sırada kim ya da ne var?
Kendimiz hariç herkese yetmeye çalışmak cümlesi size tanıdık geliyor mu?
Neden kendimiz hariç başka insanlara yetmeye, yardım etmeye meyilliyiz?
Çocuklukta yaşadığımız veya öğrendiklerimiz bunları bize yaptırıyor olabilir.
Çocukken bize öğretilen, insanlara yardım etmek, saygılı olmak, büyüklerimizin bizim için önemi, onlara hayır demenin saygısızlık olması…
Bu cümlelere bir çoğumuz hakimiz ve bu cümlelerle büyüdük. Evet bunlar önemli başlıklar ancak bunları yaparken kendimizin de ne kadar önemli olduğunu farkına varmamız gerekiyor.
İster istemez bir kaçımız karşımızdaki insanın isteklerini yaparsak, onlara sürekli yardım edersek sevileceğimizi, el üstünde tutulacağımızı düşünürüz.
Neden?
Çünkü zamanında bize böyle öğretilmiş olabilir.
Eğer bu isteğimi yaparsan sana şunu alırım, eğer bunu yapmazsan seninle bugün konuşmam, eğer şunu getirirsen seninle şuraya gideriz ama eğer getirmezsen seninle bir daha dışarı çıkmam…
Bu cümleler ne kadar doğru sizce?
Neden her şeye şart koşuyoruz?
O zamanlar çocuktuk ve kendimizden verdiğimizi bilmiyorduk ama şimdi büyüdük ve bazı şeyleri farkına varmaya başladık.
Ama altta yatan bir alışkanlık, bir inanç var. O da; eğer yapmazsam beni sevmeyebilir, yanında istemeyebilir düşünceleri.
Bunlar yüzünden yani bize çocuklukta öğretilenler yüzünden kendimiz hariç herkese yetmeye çalışıyor olabilir miyiz?
Peki bu size ne kattı?
Kendinizi yok sayıp başkasına yetmeye çalışınca kendinize kattığınız ne var? ya da karşı tarafın size kattığı bir şey var mı?
Sizin yardıma ihtiyacınız olduğu esnada her olayına koştuğunuz o kişi sizin yanınızda mı?
Yanınızda ise sizin kadar yanınızda mı?
Aslında burada öz sevgi ve hayır diyememek başlıkları devreye giriyor.
Daha öncesinde öz sevgiden ve hayır diyememekten sizlere bahsetmiştim. Çoğu başlığın altında yatan temel konu zaten öz sevgi eksikliğidir.
Öz sevgisi yüksek olan insan, başkalarından önce kendisine yetmeye, kendisini bulmaya çalışır ve bunu başarır.
Başkalarının düşüncesini çok da fazla önemsemez, önemsese bile kafasına takacak raddeye gelmez.
Neden?
Çünkü kendini biliyor, öz sevgisi yüksek olduğu için özgüveninde de artış gözle görülür bir haldedir.
Peki kendimiz hariç herkese yetmeye çalışmaktan ne zaman vazgeçeceğiz?
Ya da bundan vazgeçmek istiyor muyuz?
Çevrenizdeki insanların, sizi sadece onlara yardım ediyorsunuz, her işine koşturuyorsunuz diye mi sevdiğini düşünüyorsunuz?
Bu sevgiye muhtaç mısınız?
Eğer cevabınız evet ise bu sevgi açlığı nereden geliyor, neyden kaynaklı?
Önce bunu düşünün.
Çocukken ailemizden, arkadaşlarımızdan ya da akrabalarımızdan görmediğimiz o sevginin açlığını şimdi insanlara yetmeye çalışarak görmek, görmek istemek…
Kendimizden verdikçe vermek…
Öz sevgimizi düşürdükçe düşürmek…
Özgüvenimizin zaten olmayışı…
Bu ne kadar sağlıklı?
Daha ne kadar verici olacağız?
Burada yapmamız gereken ilk ve en önemli olay öz sevgimizi arttırmaktır.
Neler yapmak istiyoruz ya da neler yapmak istemiyoruz bunları düşünmek.
Önceliklerimizin neler olduğunu bilmek ve yazmak.
Daha sonrasında insan ilişkilerimize ve iletişimimize özenli bir şekilde yaklaşmak.
Temelde yatan sevgi açlığımızı bulmak ve onunla yüzleşmek, onu affetmek.
Bu süreci daha sağlam adımlarla ilerletmek istiyorsak terapiye başlayabiliriz.
Çünkü bazen neyi nasıl yapacağımızı ya da nereden başlayacağımızı bilemeyebiliriz.
Terapiye gitmek bu konuda bizim daha güvenli bir adım atmamıza yardımcı olur.
Şunu hiçbir zaman unutmayın: size, sizden başka kimse yetemez!