Yazar:Meryem Çelik
Köşe Yazarı
Yazar:Meryem Çelik
 

Bir Çiçekten Bahara: İnsan İsteğinin Sınırları

İnsanın doğasında, sahip olma ve çoğaltma arzusu yatar. Bir çiçeği sevip onun kokusuna, rengine hayran kalırsınız. Onu hayatınıza katmak istersiniz. Ancak bir süre sonra fark edersiniz ki o tek çiçek yetmiyor; gözleriniz baharı arar, ruhunuz koca bir bahçenin hayalini kurar. İşte bu, insanın isteğiyle sınırlı gibi görünen ama aslında sınırsız olan doğasının özeti gibidir.   Bir çiçek, güzellik, huzur ve saf sevginin sembolüdür. Ancak çiçeği istediğimiz gibi baharı da istememizin sebebi, tek bir güzelliğin bizi tatmin etmemesidir. Hayatın her alanında bu durum kendini gösterir: Daha fazla mutluluk, daha çok sevgi, daha büyük başarı… İnsan bir iyiliği gördüğünde, onun daha fazlasını istemeye eğilimlidir.   Ama burada bir soru çıkar karşımıza: Baharı istemek hakkımız mı yoksa açgözlülük mü? Bir çiçeğin hakkını vererek sevebiliyor muyuz? Onu olduğu gibi kabul edip değerini biliyor muyuz? Baharı isterken, o çiçeğin bize getirdiği huzuru unutuyor muyuz?   Hayatta sahip olduklarımızla yetinmeyi öğrenmeden, daha fazlasını istemek, elimizdekinin kıymetini bilmemek anlamına gelebilir. Oysa bir çiçek bize baharı fısıldıyorsa, önce onunla yetinmeyi, onun değerini bilmeyi öğrenmeliyiz. Çünkü bahar, çiçeklerin toplamından oluşur. Her birini sevmeden, büyük resmin tadını çıkarmak mümkün değil.   Unutmayalım, baharı istemek güzeldir. Ancak önce elimizdeki çiçeğin kokusunu doyasıya içine çekmek gerekir. Çünkü hayat, bir çiçekle başlar ve bahara dönüşür. Onu ne kadar sevdiğiniz, ne kadar değer verdiğiniz ise sizin elinizde.   Son söz: Baharı istemek değil, onu hak etmek önemlidir. Hak etmenin yolu ise bir çiçeği sevebilmekten geçer
Ekleme Tarihi: 18 Aralık 2024 - Çarşamba
Yazar:Meryem Çelik

Bir Çiçekten Bahara: İnsan İsteğinin Sınırları

İnsanın doğasında, sahip olma ve çoğaltma arzusu yatar. Bir çiçeği sevip onun kokusuna, rengine hayran kalırsınız. Onu hayatınıza katmak istersiniz. Ancak bir süre sonra fark edersiniz ki o tek çiçek yetmiyor; gözleriniz baharı arar, ruhunuz koca bir bahçenin hayalini kurar. İşte bu, insanın isteğiyle sınırlı gibi görünen ama aslında sınırsız olan doğasının özeti gibidir.
 
Bir çiçek, güzellik, huzur ve saf sevginin sembolüdür. Ancak çiçeği istediğimiz gibi baharı da istememizin sebebi, tek bir güzelliğin bizi tatmin etmemesidir. Hayatın her alanında bu durum kendini gösterir: Daha fazla mutluluk, daha çok sevgi, daha büyük başarı… İnsan bir iyiliği gördüğünde, onun daha fazlasını istemeye eğilimlidir.
 
Ama burada bir soru çıkar karşımıza: Baharı istemek hakkımız mı yoksa açgözlülük mü?
Bir çiçeğin hakkını vererek sevebiliyor muyuz? Onu olduğu gibi kabul edip değerini biliyor muyuz? Baharı isterken, o çiçeğin bize getirdiği huzuru unutuyor muyuz?
 
Hayatta sahip olduklarımızla yetinmeyi öğrenmeden, daha fazlasını istemek, elimizdekinin kıymetini bilmemek anlamına gelebilir. Oysa bir çiçek bize baharı fısıldıyorsa, önce onunla yetinmeyi, onun değerini bilmeyi öğrenmeliyiz. Çünkü bahar, çiçeklerin toplamından oluşur. Her birini sevmeden, büyük resmin tadını çıkarmak mümkün değil.
 
Unutmayalım, baharı istemek güzeldir. Ancak önce elimizdeki çiçeğin kokusunu doyasıya içine çekmek gerekir. Çünkü hayat, bir çiçekle başlar ve bahara dönüşür. Onu ne kadar sevdiğiniz, ne kadar değer verdiğiniz ise sizin elinizde.
 
Son söz: Baharı istemek değil, onu hak etmek önemlidir. Hak etmenin yolu ise bir çiçeği sevebilmekten geçer
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sondakikagazetem.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.