Suriye Türkmenlerinden birlik ve adalet çağrısı
Gündem
(AA) - Anadolu Ajansı |
09.01.2025 - 12:20, Güncelleme:
09.01.2025 - 12:20 125 kez okundu.
Suriye Türkmenlerinden birlik ve adalet çağrısı
Suriye Türkmenlerinden birlik ve adalet çağrısı
ANKARA-BHA
Suriye Türkmen Dernekler Federasyonu, Suriye’de gerçekleşen zaferin ardından geçiş sürecine ilişkin kaygılarını dile getirdi. Türkmenlerin yeni anayasal süreçte haklarının korunması ve geçmişte yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi gerektiğini belirten federasyon, geçiş hükümetinin daha kapsayıcı bir yönetim anlayışı benimsemesi çağrısında bulundu. Suriye Türkmen Dernekler Federasyonu yaptığı basın açıklamasından öne çıkanlar:
“Suriye Türkmen Dernekler Federasyonu olarak 8 Aralık 2024 tarihinde 13 yıllık şanlı ve kutlu mücadele sonucunda 61 yıllık Baas ve 54 yıllık Esat diktatörlüğünün son bulması nedeniyle tüm Suriye ve mazlum hakları tebrik eder, bu uğurda mücadele veren tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet dileriz.
Değerli basın mensupları ve Sivil Toplum Kuruluşlarının güzide temsilcileri, bir askeri darbe sonucu iktidara gelen ve yıllardır ülkeyi demir yumrukla yöneten Baas diktatörlüğü, başta Türkmenler olmak üzere tüm kesimleri zulm ve mağdur etmiştir. Ancak Türkmenlerin gerek Türk kökenleri gerekse Sünni inançları gereği, iki kat daha fazla mağdur olmuşlardır.
Bilindiği üzere Oğuz Türkleri, sekizinci asırdan beri Suriye coğrafyasını yurt ve mesken tutmuşlardır. Oğuz Türkleri, bu coğrafyada yaşayan tüm halklarla kardeşçe ve dostane ilişkiler içerisinde olmuşlardır. Hiçbir zaman herhangi bir etnik, dini ve mezhep mensuplarına karşı kin ve düşmanlık beslememişlerdir. Bilakis buradaki tüm insanlara karşı sorumluluk duygusu ile hareket etmiş başta Haçlılar olmak üzere harici ve dahili tüm saldır ve mihraklara karşı mazlumların yanında yer almış ve onları korumak için canlarını ve mallarını feda etmişlerdir. Ayrıca bu vatanı savunmakla yetinmemişler, bu vatanın imarı ve ihyası için de hiç bir karşılık beklemeden gayret ve fedakârlık içerisinde olmuşlardır.
Asırlarca bölge insanı ile barışık halde yaşayan Türkmenlerin durumu, 1918 yılında imzalanan Mondros mütarekesi ile tersine dönmüştür. Türk hakimiyetinin bu topraklarda son bulması ve Türk askerinin çekilmesi ile Türkmenler için zorlu dönem başlamıştır. Nitekim Suriye’de işgal döneminde veya sonrasında iktidara gelen tüm rejimler, Türkmenlere karşı kindar ve acımasız olmuşlardır. Çünkü söz konusu rejimler, Türkmenleri Türkiye Cumhuriyeti’nin uzantısı ve Türk devletlerinin bakiyesi olarak görmekte istemişler ve intikamlarını Türkmenlerden almışlardır.
Suriye Türkmenleri, 2011 yılında sokak hareketleri başlayan bu kutlu mücadelede en başta yer almış ve binlerce şehit vermekten tereddüt etmemişlerdir. Zira bu mücadele, 8 Aralık 2024 tarihinde taçlanmış ve dünyanın en kanlı ve zalim rejimi son bulmuştur. Bu mücadele yalnızca Esat diktatörlüğüne karşı değil aynı zamanda IŞİD ve PKK gibi terör ve örgütlerine de karşı verilmiştir. Bilindiği üzere Araplardan ikinci büyük etnik unsur olan Suriye Türkmenleri tüm tehdit, tecrit ve asimilasyon politikalarına karşı varlığını, günümüze kadar devam ettirmeyi başarmışlardır. Başta Halep, Hama, Humus, Şam, Bayır Bucak, Golan, Havran ve Rakka olmak üzere Suriye’nin dört bir tarafına yayılan Oğuz Türkleri, Esat rejiminin yanında IŞİD ve PKK terör örgütlerinin 2011 yılından itibaren uyguladıkları baskı politikaları ve yaptıkları katliamları nedeni ile yurt içine ve dışına göç etmek zorunda kalmışlardır.
Suriye Türkmenleri, bu şanlı zaferin en önemli bileşenlerinden birisi olduğu gibi bu zaferin de en çok sevinç duyanları arasında da gelmektedir. Ancak 8 Aralık 2024 sonrası yaşanan bazı gelişmeleri ve atamalar, kaygı ve endişe vermek noktasına gelmesi nedeniyle bu açıklamayı yapma ihtiyacı hissetmekteyiz. Nitekim kahramanca yazılan bu destanın ve bu uğurda verilen emeklerin bir takım yanlış kararlar ve atamalar nedeniyle boşa gitmemesi ve şehitlerin emanetine ve mirasına sahip çıkma adına kamuoyunun bir takım konularda dikkatini çekmek zaruri olmuştur.
Değerli basın mensupları ve Sivil Toplum Kuruluşlarının güzide temsilcileri, bu endişelere kapılmamızın başlıca nedenlerinin arasında aşağıda nedenleri saymak mümkündür:
1. Suriye; etnik, dini ve mezhepsel yönü yanında siyasi geleneği açısından çok kültürlü bir yapıya sahiptir. Ancak Suriye’de kurulan geçiş yönetimi, şimdiye kadar yapmış olduğu atama ve terfilerde tek taraflı hareket etmiştir. Geçiş hükümetinin almış olduğu tek taraflı kararlar, yıllardır özlem demokrasi yerine yeni bir totaliter rejime mi geçiliyor sorularının sorulmasına neden olmuştur. Halbuki Suriye, her kesimden yetkin ve ehliyetli kadrolara sahip bir ülkedir. Daha çoğulcu ve kapsayıcı olmak, devrim hedeflerinin ve demokratikleşme sürecinin daha hızlı ve pürüzsüz bir şekilde gerçekleşmesine yardımcı olacaktır.
2. Suriye geçiş döneminin lideri Ahmet Şera’nın şu ana kadar tüm kesimlerin temsilcileri ile görüşmesine rağmen Suriye Türkmenlerinin siyasi ve sivil kanadıyla görüşmemesi manidardır. Ayrıca yeni sürecin temellerinin atılacağı hedefleri ile organize edilen Milli Dialog Kongresi’ne Suriye’nin en önemli bileşenlerinin başında gelen Türkmenlerin çağrılmaması ve süreç dışına itilmesi, asla kabul edilmez.
3. PKK ve IŞİD gibi terör örgütlerinin tehditleri devam ederken Suriye Milli Ordusunun (SMO) lağvedilmesi ya da yeni ordu içerisinde eritilmesi terör ile mücadele noktasında bizleri endişelendirmektedir. Suriye’de IŞİD ve PKK örgütlerinin varlığı hâlâ devam eder iken ve Suriye’nin bölüme riski karşı karşıya iken böyle bir kararın alınmasını, erken alınmış bir karar olarak değerlendirmekteyiz. Bu risklerin yanında Suriye sahil şeridinde sözde “Suriye Halk Direnişi” adı altında Esat ordusundan ayrılmış Nusayriler’in silahlanması ve direniş hareketine geçtiğine dair haberlerin yayılması bu kararı yeniden gözden geçirilmesine neden olmaktadır.
Bu gelişmeler ışığında ve yaşanan aksaklıkların giderilmesi açısından değerli kamuoyunun ve basın mensuplarının bazı hususlara dikkatlerini çekmek arzusu içerisindeyiz. Bu hususlar:
1. Suriye Türkmenleri, Suriye’nin halk ve toprak bütünlüğünden yanadır. Hiç bir şekilde etnik, dini ve mezhepsel bölünmeden taraf değildir. Ancak Suriye’nin bölünmesi durumu da Suriye Türkmenlerinin önünde kendi başlarının çaresine bakmaktan başka bir seçenek bırakmayacaktır.
2. Yeni anayasanın vatandaşlık esasına göre yazılması hayati derecede önemlidir. Suriye Türkmenleri hiçbir etnik, dini ve mezhepsel temelli bir anayasayı arzu etmemektedir. Bu anayasada hiç bir etnik, dini ve mezhep gruplarına ayrıcalık tanınmamalıdır. Eğer herhangi bir etnik gruba bir ayrıcalık tanınacaksa Türkmenlere de aynı ayrıcalıkların tanınmasını şiddetle talep ederiz.
3. Suriye çok kültürlü bir ülkedir. Her kültür grubunun kendi değerlerini yaşatmasında herhangi bir sakınca yoktur. Bu bağlamda Suriye Türkmenlerinin kendi dilleri olan Türk dilinde eğitim faaliyetleri yürütmeleri ve kendi kültür ve tarihlerini araştırmalar yapmaları anayasal güvence altına alınması gereklidir.
4. Devrik rejim döneminde Suriye Türkmenlerine yapılan tüm haksızlıkların, gayrimeşru istilaların, mal ve mülklerine el koymaların toplumsal barış ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde telafi edilmeli ve mağduriyetler giderilmesi zaruridir.
5. Yurtiçi ve yurtdışına terör tehdidi nedeni ile yaşanan zorunlu göçlerin ve bunların yaratmış olduğu sorunların giderilmesi gereklidir. Başta Türkmenler olmak üzere tüm Suriyelilerin onurlu, güvenli ve gönüllü bir şekilde savaş öncesi yaşam bölgelerine ve yurtlarına geri dönmeleri sağlamalıdır.
Sonuç olarak Suriye Türkmenlerinin Suriye halkının en önemlileri bileşenlerinden birisi olarak tüm Suriyelilerle dostluk ve kardeşlik havasında ortamında yaşamak arzusu içerisinde olduklarını belirtiriz. Yeni dönemden beklentilerimiz oldukça fazladır. Yeni yönetimin Suriye’nin tüm bileşenlerini tüm renklerini tüm çeşitliliklerini içinde barındıracak bir istişare sistemi içerisinde kalıcı döneme geçiş yapmasını şiddetle tavsiye ederiz. Aksi taktirde Suriye’de verilen mücadelelerin milyonu aşın şehitlerin kanı ve mücadelesi, boşa gitme riskiyle karşı karşıyadır.
Değerli basın mensupları ve Sivil Toplum Kuruluşlarının güzide temsilcileri, Suriye’nin yeniden siyasi yapısının oluşturulması sürecinde Suriye Türkmenlerin’in dağınık olması asla kabul edilecek bir durum değildir. Bu sebeple Suriye Türkmenlerinin bu dağınık hallerine bir an önce son verilmesi gerekmektedir. Suriye Türkmenlerinin siyasi üst çatısı olarak tasarlanan Suriye Türkmen Meclisi ya modern örgütlenme biçimleri kapsamında yeniden örgütlenmeli ya da lağvedilerek tüm Türkmen siyasi ve toplumsal teşekküllerinin daha iyi çalışmalar yapmak ve Türkmenlerin haklarını savunmak için önleri açılmalıdır.
Suriye Türkmenlerinin haklı mücadelesinde hiçbir zaman katkısını ve desteklerini esirgemeyen Türk devletine ve halkına sonsuz teşekkürlerimizi bir borç dileriz. Buraya kadar gelen ve katılım sağlayan tüm basın mensuplarına ve değerli STK başkanlarına ve yöneticilerine teşekkür ederiz. Suriyeli tüm halkların 8 Aralık Zafer gününü kutlar yeni yılın huzur, istikrar ve barış getirmesini yüce Allah’tan niyaz ederiz.”
Suriye Türkmenlerinden birlik ve adalet çağrısı
ANKARA-BHA
Suriye Türkmen Dernekler Federasyonu, Suriye’de gerçekleşen zaferin ardından geçiş sürecine ilişkin kaygılarını dile getirdi. Türkmenlerin yeni anayasal süreçte haklarının korunması ve geçmişte yaşanan mağduriyetlerin giderilmesi gerektiğini belirten federasyon, geçiş hükümetinin daha kapsayıcı bir yönetim anlayışı benimsemesi çağrısında bulundu. Suriye Türkmen Dernekler Federasyonu yaptığı basın açıklamasından öne çıkanlar:
“Suriye Türkmen Dernekler Federasyonu olarak 8 Aralık 2024 tarihinde 13 yıllık şanlı ve kutlu mücadele sonucunda 61 yıllık Baas ve 54 yıllık Esat diktatörlüğünün son bulması nedeniyle tüm Suriye ve mazlum hakları tebrik eder, bu uğurda mücadele veren tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet dileriz.
Değerli basın mensupları ve Sivil Toplum Kuruluşlarının güzide temsilcileri, bir askeri darbe sonucu iktidara gelen ve yıllardır ülkeyi demir yumrukla yöneten Baas diktatörlüğü, başta Türkmenler olmak üzere tüm kesimleri zulm ve mağdur etmiştir. Ancak Türkmenlerin gerek Türk kökenleri gerekse Sünni inançları gereği, iki kat daha fazla mağdur olmuşlardır.
Bilindiği üzere Oğuz Türkleri, sekizinci asırdan beri Suriye coğrafyasını yurt ve mesken tutmuşlardır. Oğuz Türkleri, bu coğrafyada yaşayan tüm halklarla kardeşçe ve dostane ilişkiler içerisinde olmuşlardır. Hiçbir zaman herhangi bir etnik, dini ve mezhep mensuplarına karşı kin ve düşmanlık beslememişlerdir. Bilakis buradaki tüm insanlara karşı sorumluluk duygusu ile hareket etmiş başta Haçlılar olmak üzere harici ve dahili tüm saldır ve mihraklara karşı mazlumların yanında yer almış ve onları korumak için canlarını ve mallarını feda etmişlerdir. Ayrıca bu vatanı savunmakla yetinmemişler, bu vatanın imarı ve ihyası için de hiç bir karşılık beklemeden gayret ve fedakârlık içerisinde olmuşlardır.
Asırlarca bölge insanı ile barışık halde yaşayan Türkmenlerin durumu, 1918 yılında imzalanan Mondros mütarekesi ile tersine dönmüştür. Türk hakimiyetinin bu topraklarda son bulması ve Türk askerinin çekilmesi ile Türkmenler için zorlu dönem başlamıştır. Nitekim Suriye’de işgal döneminde veya sonrasında iktidara gelen tüm rejimler, Türkmenlere karşı kindar ve acımasız olmuşlardır. Çünkü söz konusu rejimler, Türkmenleri Türkiye Cumhuriyeti’nin uzantısı ve Türk devletlerinin bakiyesi olarak görmekte istemişler ve intikamlarını Türkmenlerden almışlardır.
Suriye Türkmenleri, 2011 yılında sokak hareketleri başlayan bu kutlu mücadelede en başta yer almış ve binlerce şehit vermekten tereddüt etmemişlerdir. Zira bu mücadele, 8 Aralık 2024 tarihinde taçlanmış ve dünyanın en kanlı ve zalim rejimi son bulmuştur. Bu mücadele yalnızca Esat diktatörlüğüne karşı değil aynı zamanda IŞİD ve PKK gibi terör ve örgütlerine de karşı verilmiştir. Bilindiği üzere Araplardan ikinci büyük etnik unsur olan Suriye Türkmenleri tüm tehdit, tecrit ve asimilasyon politikalarına karşı varlığını, günümüze kadar devam ettirmeyi başarmışlardır. Başta Halep, Hama, Humus, Şam, Bayır Bucak, Golan, Havran ve Rakka olmak üzere Suriye’nin dört bir tarafına yayılan Oğuz Türkleri, Esat rejiminin yanında IŞİD ve PKK terör örgütlerinin 2011 yılından itibaren uyguladıkları baskı politikaları ve yaptıkları katliamları nedeni ile yurt içine ve dışına göç etmek zorunda kalmışlardır.
Suriye Türkmenleri, bu şanlı zaferin en önemli bileşenlerinden birisi olduğu gibi bu zaferin de en çok sevinç duyanları arasında da gelmektedir. Ancak 8 Aralık 2024 sonrası yaşanan bazı gelişmeleri ve atamalar, kaygı ve endişe vermek noktasına gelmesi nedeniyle bu açıklamayı yapma ihtiyacı hissetmekteyiz. Nitekim kahramanca yazılan bu destanın ve bu uğurda verilen emeklerin bir takım yanlış kararlar ve atamalar nedeniyle boşa gitmemesi ve şehitlerin emanetine ve mirasına sahip çıkma adına kamuoyunun bir takım konularda dikkatini çekmek zaruri olmuştur.
Değerli basın mensupları ve Sivil Toplum Kuruluşlarının güzide temsilcileri, bu endişelere kapılmamızın başlıca nedenlerinin arasında aşağıda nedenleri saymak mümkündür:
1. Suriye; etnik, dini ve mezhepsel yönü yanında siyasi geleneği açısından çok kültürlü bir yapıya sahiptir. Ancak Suriye’de kurulan geçiş yönetimi, şimdiye kadar yapmış olduğu atama ve terfilerde tek taraflı hareket etmiştir. Geçiş hükümetinin almış olduğu tek taraflı kararlar, yıllardır özlem demokrasi yerine yeni bir totaliter rejime mi geçiliyor sorularının sorulmasına neden olmuştur. Halbuki Suriye, her kesimden yetkin ve ehliyetli kadrolara sahip bir ülkedir. Daha çoğulcu ve kapsayıcı olmak, devrim hedeflerinin ve demokratikleşme sürecinin daha hızlı ve pürüzsüz bir şekilde gerçekleşmesine yardımcı olacaktır.
2. Suriye geçiş döneminin lideri Ahmet Şera’nın şu ana kadar tüm kesimlerin temsilcileri ile görüşmesine rağmen Suriye Türkmenlerinin siyasi ve sivil kanadıyla görüşmemesi manidardır. Ayrıca yeni sürecin temellerinin atılacağı hedefleri ile organize edilen Milli Dialog Kongresi’ne Suriye’nin en önemli bileşenlerinin başında gelen Türkmenlerin çağrılmaması ve süreç dışına itilmesi, asla kabul edilmez.
3. PKK ve IŞİD gibi terör örgütlerinin tehditleri devam ederken Suriye Milli Ordusunun (SMO) lağvedilmesi ya da yeni ordu içerisinde eritilmesi terör ile mücadele noktasında bizleri endişelendirmektedir. Suriye’de IŞİD ve PKK örgütlerinin varlığı hâlâ devam eder iken ve Suriye’nin bölüme riski karşı karşıya iken böyle bir kararın alınmasını, erken alınmış bir karar olarak değerlendirmekteyiz. Bu risklerin yanında Suriye sahil şeridinde sözde “Suriye Halk Direnişi” adı altında Esat ordusundan ayrılmış Nusayriler’in silahlanması ve direniş hareketine geçtiğine dair haberlerin yayılması bu kararı yeniden gözden geçirilmesine neden olmaktadır.
Bu gelişmeler ışığında ve yaşanan aksaklıkların giderilmesi açısından değerli kamuoyunun ve basın mensuplarının bazı hususlara dikkatlerini çekmek arzusu içerisindeyiz. Bu hususlar:
1. Suriye Türkmenleri, Suriye’nin halk ve toprak bütünlüğünden yanadır. Hiç bir şekilde etnik, dini ve mezhepsel bölünmeden taraf değildir. Ancak Suriye’nin bölünmesi durumu da Suriye Türkmenlerinin önünde kendi başlarının çaresine bakmaktan başka bir seçenek bırakmayacaktır.
2. Yeni anayasanın vatandaşlık esasına göre yazılması hayati derecede önemlidir. Suriye Türkmenleri hiçbir etnik, dini ve mezhepsel temelli bir anayasayı arzu etmemektedir. Bu anayasada hiç bir etnik, dini ve mezhep gruplarına ayrıcalık tanınmamalıdır. Eğer herhangi bir etnik gruba bir ayrıcalık tanınacaksa Türkmenlere de aynı ayrıcalıkların tanınmasını şiddetle talep ederiz.
3. Suriye çok kültürlü bir ülkedir. Her kültür grubunun kendi değerlerini yaşatmasında herhangi bir sakınca yoktur. Bu bağlamda Suriye Türkmenlerinin kendi dilleri olan Türk dilinde eğitim faaliyetleri yürütmeleri ve kendi kültür ve tarihlerini araştırmalar yapmaları anayasal güvence altına alınması gereklidir.
4. Devrik rejim döneminde Suriye Türkmenlerine yapılan tüm haksızlıkların, gayrimeşru istilaların, mal ve mülklerine el koymaların toplumsal barış ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde telafi edilmeli ve mağduriyetler giderilmesi zaruridir.
5. Yurtiçi ve yurtdışına terör tehdidi nedeni ile yaşanan zorunlu göçlerin ve bunların yaratmış olduğu sorunların giderilmesi gereklidir. Başta Türkmenler olmak üzere tüm Suriyelilerin onurlu, güvenli ve gönüllü bir şekilde savaş öncesi yaşam bölgelerine ve yurtlarına geri dönmeleri sağlamalıdır.
Sonuç olarak Suriye Türkmenlerinin Suriye halkının en önemlileri bileşenlerinden birisi olarak tüm Suriyelilerle dostluk ve kardeşlik havasında ortamında yaşamak arzusu içerisinde olduklarını belirtiriz. Yeni dönemden beklentilerimiz oldukça fazladır. Yeni yönetimin Suriye’nin tüm bileşenlerini tüm renklerini tüm çeşitliliklerini içinde barındıracak bir istişare sistemi içerisinde kalıcı döneme geçiş yapmasını şiddetle tavsiye ederiz. Aksi taktirde Suriye’de verilen mücadelelerin milyonu aşın şehitlerin kanı ve mücadelesi, boşa gitme riskiyle karşı karşıyadır.
Değerli basın mensupları ve Sivil Toplum Kuruluşlarının güzide temsilcileri, Suriye’nin yeniden siyasi yapısının oluşturulması sürecinde Suriye Türkmenlerin’in dağınık olması asla kabul edilecek bir durum değildir. Bu sebeple Suriye Türkmenlerinin bu dağınık hallerine bir an önce son verilmesi gerekmektedir. Suriye Türkmenlerinin siyasi üst çatısı olarak tasarlanan Suriye Türkmen Meclisi ya modern örgütlenme biçimleri kapsamında yeniden örgütlenmeli ya da lağvedilerek tüm Türkmen siyasi ve toplumsal teşekküllerinin daha iyi çalışmalar yapmak ve Türkmenlerin haklarını savunmak için önleri açılmalıdır.
Suriye Türkmenlerinin haklı mücadelesinde hiçbir zaman katkısını ve desteklerini esirgemeyen Türk devletine ve halkına sonsuz teşekkürlerimizi bir borç dileriz. Buraya kadar gelen ve katılım sağlayan tüm basın mensuplarına ve değerli STK başkanlarına ve yöneticilerine teşekkür ederiz. Suriyeli tüm halkların 8 Aralık Zafer gününü kutlar yeni yılın huzur, istikrar ve barış getirmesini yüce Allah’tan niyaz ederiz.”
Anadolu Ajansı (AA), İhlas Haber Ajansı (İHA), Demirören Haber Ajansı (DHA) ve diğer ajanslar tarafından eklenen tüm haberler, sitemizin editörlerinin müdahalesi olmadan ajans kanallarından çekilmektedir. Bu haberlerde yer alan hukuki muhataplar haberi geçen ajanslar olup sitemizin hiç bir editörü sorumlu tutulamaz...
Habere ifade bırak !
Bu habere hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.